29.06.2009

bir gün..tek gün..:(

Bugünü sayarsak tastamam bir gün oldu Olimpos'tan döneli..Pek mutlu sayılmam:(

21.06.2009

üçüçüçüçüçüçüçüçüçüç..

Bir fan'ımın, geri sayımı güncellemem konusundaki talebini elbette görmezden gelemem..Bugünü saymazsak tastamam üç iş günü kaldı Olimpos'ta denize girmeme..Evet, heyecanımı hala koruyorum..

15.06.2009

nove..nine..neuf..neun..девять..nueve..

Bugünü saymazsak arada tastamam dokuz gün kaldı..

12.06.2009

..

İstanbul'a benziyorum..

sıcak mı ne..on iki..

Hava çok sıcak yahu..Bu sıcaklarda asfalt yollarla çevrili beton binalarda bulunmak çok yanlış.. Normal koşullarda bu kadar sıcağın olduğu bir yerde; sazlardan yapılmış eteği ve boynunda tropik pembe çiçeklerden kolyesiyle salınan uzun siyah saçlı esmer güzeli kızların, beyaz kumların ve turkuaz renkli denizin de olması gerekir.. Bu hava yüzünden kendimi seksen yaşında hissediyorum..Bu iyi değil..Bugünü saymazsak 12 gün kaldı..Zaman her zamanki kadar hızlı geçmiyorrr..

10.06.2009

..

tam ondört gün..

Bugünü saymazsak tastamam ondört gün sonra Olimpos'ta denize giriyor olacağım..Uzun zamandır, tatile gideceğim diye hiç bu kadar heyecanlanmamıştım..Olimpos'a gitmek için uçağa bineceğim anı gözlerimin önüne getirince içimde birşeyler uçuşuyor..

4.06.2009

şenliklerden şenlik beğen..

Baharın gelmesiyle birlikte kanı kaynayan gepgenç delikanlılar ve delikızlar için, bolca coşup kurtlarını tökebilsinler diye düzenlenen "bahar şenlikleri" başladı güzide yüksek öğrenim kurumlarımızda..Evlenip barklandığı halde haddini bilmeden gençler gibi davranmaya devam etmekte ısrarlı bir arkadaşımın davetiyle, sadece ama sadece arkadaşlarımı görürüm diye ben de katılımcısı oldum bu şenliklerden bazılarının..İlki yıldız kurumunun aktivitesiydi.. Adamlar prodüksiyon olayını aşmışlardı.. Alanda gondol senin ödüllü at yarışı benim takılıyordu gençler.. Ses düzeni felaketti.. Sonra geçen günlerden birinde de msü şenliğine gittik.. Burası bir kere mekan nedeniyle daha ilginçti..Ses düzeni de sanatçılar da daha halliceydi..Neyse sonuçta şenlik işte..Şen şen eğlendi insanlar..Benim içinse olayın farklı bir boyutu vardı..Uzun zamandan beri bu kadar çok öğrenci insanıyla aynı anda aynı yerde bulunmamıştım..Artık anladım; "genç insanlar"la artık tamamen farklı gezegenlerde yaşıyoruz..Bu duygu insanların geneliyle ilgili olarak içimde bir yerlerde vardı hep..Fakat bu derece kategorize değildi durum..Kendimi garip hissettim..Dilim varmıyor ama "yaşlanm" diye başlayan bir kelime vardı..O geliyor aklıma..Hoş değil..(yazamadan yapamayacağım..şu anda dj yas diye bir elemanı dinliyorum..pek eğlenceli).. Tam hüzünlenip ağlayacaktımki o anda bir dalga rıhtıma vurdu ve benim arkadaşın ayakları sırılsıklam oluverdi.. Ağlamam geçti gülmem geldi.. Benim kıro arkadaşım önce babetlerini çıkardı..Sonra babet içine giydiği çarık modeli, ayaklarından bile küçük çoraplarını çıkarıp msü rıhtımının duvarına serdi kurusun diye:))).. Bende ağlama falan kalmadı elbette.. Sinsice eğlenmeye başladım.. Eğlendiğimi çok belli etmedim tabii.. Çünkü arkadaşımdan korkuyorum..Bana gerçekten fena şeyler yapabilir..Böyle insanlarla asla düşman olunmamalı (hayat dersi no.1).. Kendisi pek sinirli bir yaradılışta.. Ayakları ıslanınca ilk tepkisi yanında oturan kocasına çıkışmak oldu..Tam anlamadım ama galiba dalganın vuracağını önceden haber vermedi diye fırçalıyordu çocuğu..Ama işin en süppper kısmı başkaydı; yanımıza oturan ve grubumuzdaki beyler tarafından oldukça rağbet gören britney spears görünümlü türk kızlarından en havalı olanı farkında olmadan bizim elemanın çoraplarının üzerine oturdu:))))Böylece çorabın kurumasını hızandırdı..

Bu rıhtımdaki okula her gittiğimde iyi vakit geçiriyorum..Hatta kendi açımdan oldukça da eğleniyorum..Dış taraftan pek belli olmasa da..

2.06.2009

çizmişim bir ara..



Gizemli harddiskimi biraz kurcalıyordum.. Geçen seneden önceki sene yaptığım çizimleri buldum.. Çok hoşuma gittiler.. Bazılarını seçip hemen blogumda teşhir etmeliyim dedim kendime.. Stabilo kalem ne kadar da şahane birşeymiş..

dudaktan kalbe..

Artık salı akşamları ne yapacağımı bilmiyorum..Bir boşluğa düştüm..Dudaktan Kalbe bitti..Geçen hafta son bölümünü izledim..Son bölümün şerefine televizyonun sesini sonuna kadar açtım..Hem ağladım hem güldüm izlerken..Toygar Işıklı’ya minnetlerimi sundum her melodide..Aslında şöyle bir bakınca son derece saçma, demode bir ilişkiler ağını anlatan öylesine bir dizi gibi görünüyor.. Fakat ilginç bir şekilde beni etkisi altına almıştı Dudaktan Kalbe.. Dizinin hiç kaybolmayan nostaljik havasından mıdır, Lamia’nın kıyafetlerine kadar sinmiş olan eskilik hissinden midir, yoksa Büyükada manzaralarından mıdır nedir.. Gerçekten çok üzüldüm bittiği için.. O diziyi izlemek bana huzur veriyordu..Dünyanın geriye kalan kısmını unutuyordum.. Saçmalık işte:)

1.06.2009

..

Ne kadar da özlemişim evde yaşlı bir aile büyüğünün nefes alıp vermesini.. Anneannem öldüğünden beri, hala ilk günkü kadar özlemini çekmekteyim onun varlığının . . Hala onu hatırladığımda, ona benzeyen veya minik torununun elini tutmuş yürüyen birini gördükçe hala gözlerim dolar, içim özlemle yanar..Muhtemeldirki içimdeki bitmek bilmeyen Kuzguncuk sevdası da hep bu özlemdendir.. Kuzguncuk’ta attığım her adımda onu anarım içten içe.. Bir nevi avuntu olur bana o sokaklar.. Cumartesi günü evimizde bir anneanne vardı..En az benim anneannem kadar yumuşak, tertemiz..Ziyaretiyle bizi, hepimizi, farkında olmadığı kadar çok mutlu etti.. Hep beraber güzel yemekler yedik..Açan çiçeklerin önünde fotoğraflar çekindik.. Onun şerefine güllerden ve hanımellerinden bir buket yapıp masanın ortasına yerleştirdim.. Misafir anneanne de, onun kızı Cano da yıllardan beri süregelen dostluğumuz boyunca bize öğrettiler ki; kan bağı aslında sadece çöptür..Koskocaman bir çöp.. Aslolan karşındakine ne verdiğindir..Hepsi bu kadar..Sadece bu kadar..